30 Mayıs 2013 Perşembe

İd, Süperego

Arkadaşlar normalde bilinçaltı yazıma başlayacaktım ama ego ile bağlantılı id ve süper ego'yu da eklemek istedim. Ayrıca bağlantılı olduğundan bilinçaltı yazımda taşlar yerine daha iyi oturacaktır.
























Sigmund Freud zihinsel çalışmayı daha iyi anlayabilmek amacıyla zihni bilinç ve bilinçdışı olarak iki bölmede incelemeye çalışmış ancak bu bölmeleme yetersiz kalınca yapısal bir bölmeleme biçimini ileri sürmüştür. Bilinç ve bilinçdışı için önce bölmesel (topoğrafik) deyimini kullanmış, ancak sonradan zihinsel nitelikler tanımını uygun görmüştür. Zihnin yapısal incelenmesinde ise ego (benlik), id (altbenlik), superego (üstbenlik) kavramlarını geliştirmiştir. Burada dikkat edilmesi gereken nokta ego, superego, id zihnin yapılarını, bilinç ve bilinçdışı tanımları da bu bölmelerin nasıl işlemleme yaptığını tanımlamaktadır. Ego daha çok bilinçli bir işlemleme yaparken, id ve süperego daha çok bilinçdışı bir işlemleme yapmaktadır.
Yine dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi de ego, id, süperego kavramlarının beynin herhangi bir beyin bölgesine karşılık olmadığı ve tamamen soyut olduklarıdır. Daha çok kastedilen şey bir türlü işlevler dizgesidir. Yine bu işlevler tamamen kesin sınırlarla birbirlerinden ayrı değil, tersine geçişlidir.

İD
Ruhsal aygıtımızın en eski ve en ilkel parçası olduğu kabul edilmektedir. İçgüdülerimizi ve doğuştan varolan her şeyimizi içermektedir. İşlemleme biçimi tamamen gerçeklik ve mantıkla uyuşumsuzdur. Yani bilinçdışı kuralları (kuralsızlık) işlemektedir. Bu durumda buradaki duygu ve düşünceler zaman, yer, dış dünyaya uyum kavramı tanımazlar. Asıl olan dürtülerin tatmine ulaşmasıdır (haz ilkesi). İd bu dürtülerinin tatmin edilmesinde (boşaltılması) egoyu kullanmaktadır, egoya baskı yapmaktadır.
Freud id’i kişiliğin şımarık çocuğu olarak tanımlar. Gerçektende id, insanın normal sayılabilecek isteklerinin yanı sıra hiç olmadık zamanda asla olmayacak şeyleri isteyebilecek kadar bağımsız öznel bir yaşantı dünyasıdır. Bu istekler, insanın değerleri ve kişiliği ile uyumlu olabileceği gibi olmayabilirde. İd, isteklerinin mantıklı olup olmadığını hiç sorgulamadan sadece ister. Bu durum id de gerçekleşmeyen isteklerin neden olduğu bir enerji birikimine ve gerginliğe neden olur. İd kendisinde biriken bu enerjinin oluşturduğu gerginliğe katlanamaz ve gerilimi bir an önce sonlandırmak için fazla enerjiyi boşaltmak ister ki buna haz ilkesi denir. Örneğin tuvalet ihtiyacımızı belli bir süre erteleyebiliriz fakat bu sürenin sonuna doğru gerilim tırmanır ve sonunda mutlaka tuvalete gitmemiz gerekir. İhtiyaçlarımız engellendiğinde ya da geciktiğinde gerilim artar, karşılandığında ise rahatlarız. İd doyumun engellenmesi bir yana ertelenmesine bile katlanamaz dolayısı ile id daima acıdan kaçar ve zevke yönelir. Eğer işlerimizi erteleme eğilimimiz varsa bu işlerin bize zevk vermeyen ya da en azından o an için haz duymadığımız işler olduğunu rahatlıkla görebiliriz. Çok sevdiğimiz bir sanatçının konserini izleme ya da çok değer verdiğimiz biriyle görüşme konusunda ise bırakın ertelemeyi, hazırlıklara önceden başlarız. Kıyafetim nasıl, saçlarım düzgün mü? Aman geç kalmayalım gibi tatlı bir telaş içinde oluruz. Neden? Çünkü huzur duyuyoruz, çünkü tüm duygu, düşünce ve davranışlarımızın temelinde acıdan kaçıp zevke ulaşmak vardır fakat bazı acı veren konularda ego ( id’ in hoşuna gitmese de ) sabırlı davranır. Çekilen acıların veya acıyla ilgili ödenen bedellerin yakın gelecekte biteceğine ve sonunda huzurlu olabileceğimize dair inancımızdan dolayı ego belli bir süre acılara katlanmayı tercih eder.


SÜPEREGO (Üstbenlik)
Zaman içerisinde egonun bir parçası toplumsallaşma ve değerlerle ilgili olarak evrimleşir. Bu evrimin sonucunda gelişen parçaya süperego (üstbenlik) adı verilir.

Kişiliğin en son gelişen sistemidir. İd'den gelen içgüdüsel dürtüleri ( Ego aracılığı ile ) gerektiğinde bastırır ve yönlendirir. Toplumsal değer yargılarını, bireyin kendi seçimleri olan doğru yanlış normlarını ve kişinin ulaşmak istediği ideal ben’ i temsil eder. Süperego, aileden, çevreden, arkadaşlardan, okuldan ve etkilendiği her şeyden, insanın değerler dosyasına yazılan anayasa maddeleridir. Süperego. Kişiliğin vicdani, ahlaki ve adaletli yönüdür. Kusursuzluğa ulaşmak ister ve ideali temsil eder. Olayların analizini benimsediği değerlere göre yapar ve neyin doğru neyin yanlış olduğuna karar verir.

Çocuk doğduğunda ayıp, yasak, günah, başkalarının hakkı, saygı gibi kavramlara sahip değildir. Haz ilkesi yaşamını yönlendirir. Ancak biraz büyüyüp haz ilkesini devam ettirince anne ve baba tarafından sosyal olarak uygunsuz davranışlar gösterdiğinde cezalandırılır. Çocuk artık bir yaramazlık yaptığında anne-babasının davranışını duyup-görüp cezalandırılacağını düşünerek davranışından çekinir. Çocuk biraz daha büyünce anne-baba yanında olmasa bile otomatik olarak uygunsuz davranışı yapmaktan vazgeçer. Çünkü anne-baba artık onun dışında birileri değildir. Artık anne-baba içselleştirilmiş ve çocuğun zihninin bir parçası olmuştur. Nereye giderse gitsin anne-baba zihninin içerisinde onunla gelecektir. Yargılayıcı dizge dediğimiz superegonun insan yaşantısındaki belirtisi "suçluluk duygusu"dur.
Çocukluk döneminde gördüğümüz korku ve utanç duyguları ise superego gelişiminin belirtilerindendir. Superego bilinçdışı ve bilinç süreçleri beraberce barındırır. Vicdan, süperegonun bilinçli kısmında yer alır.
Superegonun (frenleyici, yasaklayıcı) ve idin (haz ilkesi) baskıları altında ego uygun çözüm yolları arar.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder