30 Mayıs 2013 Perşembe

Bilinç

     Özetle Bilinç;


  1. Kişinin kendisine, yaşantılarına, çevresine, öteki kişilere, bir bütün olarak içinde yaşadığı dünyaya ilişkin farkındalığı, yaşanan deneyimlerden kendiliğinden doğan kendinin farkında olma görüngüsü; 
  2. Öznenin duygularına, algılarına, bilgilerine ve kavrayışlarına bağlı olarak kendini anlama, tanıma ya da bilme yetisi;
  3. Bilme edimi ile bilinen içerik arasındaki ilişkiyi her ikisini de içerecek biçimde bir üst düzeyde kurabilme becerisi;
  4. Acı çekme, isteme, bekleme, düş kırıklığına uğrama, korkma gibi belli bir nesnesi bulunan bütün “geçişli” yaşama edimlerini olanaklı kılan ana ilke;
  5. Düşünen öznenin kendisine dönerek, kendisini kendi düşünceleri ile kavraması, kendisine bir başkası olarak dışarıdan bakabilmesi durumu;
  6. “İçebakış” yoluyla zihnin kendi deneyimlerinin gerçekliğini kavrama edimi;
  7. Zihinsel yaşamın geçmiş duyumları, algıları, bilgileri bellekte tutma yeteneği;
  8. Kişinin kendi içinde yaşadıklarına ya da dışarıda olup bitenlere yönelik incelmiş sezgisi, bütün yaşadıklarına ilişkin genel görüşü;
  9. Üzüntü, sevinç, hüzün gibi tek tek yaşantı durumlarına ilişkin kendilik izlenimleri, şeylerin kişiye nasıl göründüğüne yönelik görüngübilimsel yaşantılar bütünüdür.
Eğer genişletirsek;


Bilinç, soyut anlamda bir kavrayış halidir.

Somut olarak bakıldığında ise, beynimize yüklediğimiz yalan yanlış, eksik, iyi, kötü, olumlu, olumsuz, sıra dışı tüm verilerin, anıların, duyguların,  kapladığı alandır. Bu alanın bulunduğu yer ise beynin korteks bölümüdür. Bir başka deyişle bilinç; dış ve iç uyaranlar eşliğinde, beş duyu ve üzeri, ruhsal ve fiziksel, tüm duyu merkezleri tarafından elde edilen duyusal ve duygusal verilerin toplandığı somut ve soyut anlamda tüm varlığımızdır.
Bilinci oluşturan diğer önemli faktörler ise: Bireysel, toplumsal, kolektif ve genetik kod hafızalardır. Devamında ise bu kodların nesilden nesle genetik yolla aktarımlarıdır. Aslında bu kodlar kullanabildiğimiz oranda avantaj sağlarken, kullanamadığımız takdirde dezavantaj oluşturabilir.  İşte kullanıcısı tarafından işletilebildiği oranda açığa çıkarılan bu kavrayış yetisi, kişiden kişiye değişiklik, aynı zamanda bu değişiklikten kaynaklı farklılıklar göstermektedir. O nedenle her insanda farklılık gösteren bilinç;  anlama ve kavrayışla sınırlı olarak o kişinin seviyesini de tayin etmektedir.


Bilincin altı, üstü, aşağısı, yukarısı diye bir şey yoktur. Bilinç bir bütündür ve holografiktir.
Ancak kişi “bilinç” ine ayırarak baktığında, bütünlüğünü de idrak edemez. Bu şuna benzer: Evinizin birçok odası vardır, ancak siz; bir ya da belli sayıda odaları kullanırken diğer odaların
varlığını unutmuşsunuzdur. Oysa ev, tüm odaları ve alanlarıyla kullanım için öylece durmaktadır.

Başka bir örneği bedenimiz üzerinden verecek olursak; yüzümüzün güzel görünmesi pek çoğumuz için önemlidir. Ancak unutmayalım ki, diğer organlarımız da bize aittir. Diğer organları yok sayarak görmezden gelmişsek ve onu ihmal ederek deformasyonuna sebep olmuşsak, bu bilinç seviyesinden kaynaklanan bakış açısı, bütünselde göz estetiğini etkileyecek ve güzellik anlayışında değer kaybettirecektir.
Aynı zamanda görmezden geldiklerimiz, dışa yansıttıklarımız ve içeride gizlediklerimiz arasındaki fark ve buna bağlı düşünceleri oluşturan bilinç seviyemiz;  bütünselliğini koruyamadığı için, yaşam kalitemize de değer kaybettirecektir.

Peki bilincimiz nasıl işlemektedir?

Bilincin işleyişi; beynin içinde yer alan nöron, akson ve sinapsların kimyasal ve elektriksel etkileşim sonucu, yüzlerce binlerce bilginin aynı anda birbiriyle ilişkilendirilerek başka bir bilginin kapısının açılarak ve bambaşka bir bilginin açığa çıkmasını sağlayan bütünleşik bir hareketin adıdır. Beynin bütün bölgeleri ve bu bölgelerin birbiriyle olan ilişkileri holografiktir. Bu işleyiş ve görme biçiminde oluşan yansımalar ise bizlere, bilincimizin düzeyi hakkında bir bilgi vermektedirler.


Öğrendiğimiz ve uyguladığımız her bilgi başka bir bilginin kapısını açmaktadır.
Şayet, bedenimizi yöneten beynimizi yönetebilirsek; gereksiz çöp düşüncelerden arındırarak, faydalı düşüncelere yer açmış oluruz. Bu sayede bilincimiz bu süreçlerin tekrarlarını rutinleştirerek giderek artan bir gelişim gösterecektir. Unutmayalım ki “Öğrenme ve öğrenim yaşam boyudur!”

 Bir sonraki yazımda bilinçaltından bahsedeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder